Halk arasında Tokatlanmış Yanak Sendromu olarak da bilinen Eritema enfeksiyozum yani Beşinci Hastalık, çocuklarda sıkça görülüyor. Parvovirus B19’un sebep olduğu bu hastalık, 5-15 yaş aralığında okul çağındaki çocukları etkiliyor. Hastalığın son dönemde oldukça yaygınlaştığına dikkat çeken Göktürk Florence Nightingale Tıp Merkezi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Arıkan, “Özellikle bahar aylarında sıkça görülen bu hastalık, 3-5 yılda bir epidemi denilen salgınlara neden oluyor. Son günlerde artan vakalar da, bu ilkbaharda pek çok çocuğun hastalıktan etkileneceği sinyalini veriyor” dedi.
Her 5 çocuktan birinin bu hastalığı belirti olmadan geçirdiğini anlatan Arıkan, “Hastalık sağlıklı çocuklarda selim seyirlidir. Semptom görülen hastalarda da 3 evreden söz edilebilir. Birinci evrede üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri ve yanaklarda kırmızı döküntüler oluyor. Bu esnada ağız çevresinin daha soluk olması dikkat çekiyor. İkinci evrede döküntü kollar, gövde ve bacaklara yayılan dantel şeklinde alacalı bir hal alıyor. 1-4 gün içinde yaygınlaşan bu döküntüler üçüncü evrede kayboluyor. Ancak bu dantel şeklindeki döküntüler hastalıktan sonra güneş maruziyeti ve stres gibi durumlarda tekrar görülebiliyor” diye konuştu. Arıkan, döküntülerin zaman zaman kaşıntılı olabildiğini, nadir olarak el ve ayaklarla sınırlı kalıp eldiven ve çorap görüntüsü yaptığını anlattı.
Hastalığa yol açan Parvovirus B19 virüsünün kan hücrelerini etkilediğini söyleyen Arıkan, “Virüs sağlıklı insana zarar veremese de zaten bilinen bir kan hastalığı olan kişilerde ani anemi (kansızlık) gibi durumlar oluşturarak hayatı tehdit eden tablolara yol açabiliyor. Bir diğer önemli grup da gebelik sürecindeki kadınlar. Özellikle gebeliğin ilk 20 haftasında bu enfeksiyonun geçirilmesi, her 3 bebekten 1‘inde zamanında müdahale edilmezse ölüme yol açabiliyor. Bu nedenle gebelik öncesi ya da gebeliğin öğrenilmesinin hemen ardından Parvovirus B19 için kişinin o enfeksiyona karşı antikoru olup olmadığına bakılmalı. Sonuca göre hastalığa dikkat konusu etraflıca anlatılmalı” şeklinde konuştu.
Hastalığın kendine özgü bir tedavisi bulunmazken, duş almak döküntüler açısından sorun teşkil etmiyor. Bol sıvı alımı, istirahat ve varsa üst solunum yoluna ait şikayetlerin giderilmesi yeterli olduğunu ifade eden Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Zaman zaman göz enfeksiyonu ya da eklemlerde iltihabi reaksiyonlara da sebep olabildiğinden bunlara yönelik tedavilerin de planlanması gerekebilir. Beşinci hastalık izolasyon gerektirmiyor. Döküntüler oluştuktan sonra da bulaştırıcık söz konusu değil. Bu nedenle çocuğun genel durumu uygun ise okula gitmesinde bir sakınca yok. Solunum yolu salgıları ve kan yoluyla bulaşan hastalık döküntüler oluştuktan sonra bulaşılıcılığını yitiriyor. Kreş ve okullarda çocukların yeterince el yıkamaması bu salgınları ivmelendiriyor. El yıkama ve sınıfın havalandırılması gibi konularda öğretmenlerin iyi bir gözlemci ve yönlendirici olmalarını çok önemli buluyorum”.
Ülkemizde çocukların D vitamini düzeylerinin oldukça düşük olduğunu hatırlatan Arıkan, ‘‘Yeterli düzeyde olmayan vitamin çocukların bağışıklık sürecini etkiliyor. Bu nedenle yaz aylarında güneş ışınlarından faydalanmak, kış aylarında iste yaşa uygun dozlarda D vitamini kullanmak unutulmalı. Ayrıca çocuğun stres ve mutsuzluk anında salgıladığı hormonların bağışıklığı baskıladığını, mutlu ve huzurlu bir çocuğa göre çok daha fazla sayıda hasta olduğunu belirtmekte fayda var.“