“`html
Umman’ın derinliklerinde, yaklaşık 660 kilometre derinlikte keşfedilen ‘hayalet manto sütunu’ ve dünyanın çekirdeğine yakın D katmanında (D-prime) ortaya çıkan katı kaya akıntısı, jeoloji dünyasında çığır açan gelişmeler olarak nitelendiriliyor. Bu keşifler ne anlama geliyor?
UMMAN’IN DERİNLİKLERİNDE SESSİZ BİR YÜKSELİŞ: HAYALET MANTO SÜTUNU NEDİR?
Öncelikle ‘hayalet manto sütunu’na dair bilgilere bakalım…
Dünyanın manto katmanı, kabuk ve çekirdek arasındaki yaklaşık 2900 kilometrelik kalınlığa sahip sıcak, katı kayalardan meydana geliyor. Manto içinde, sıcaklıkların yüksek olduğu alanlarda kayaların yukarı çıkışını sağlayan sıcak sütunlar, yani ‘manto sütunları’ oluşturulabiliyor.
Bu sütunlar genellikle volkanik patlamalar ile yüzeye ulaşır ve bilim insanlarının ilgisini çeker. Ancak Umman bölgesinde, hiçbir volkanik aktivite olmadan derinlerden yükselen sıcak bir kaya sütunu keşfedildi. Bu nedenle bu yapı ‘hayalet manto sütunu’ olarak adlandırılıyor.

DEPREM DALGALARINDAN SAĞLANAN GÖSTERGELER
Suudi Arabistan Kral Fahd Üniversitesi’nden Dr. Simone Pilia ve ekibi, bu bölgedeki deprem dalgalarını inceledi. Deprem dalgaları, farklı kaya türleri ve sıcaklıklar altında hız kazanır veya kaybeder. Sıcak ve yumuşak kayalar, dalgaların daha yavaş ilerlemesine neden olur.
Umman’dan geçen dalgaların beklenenden çok daha yavaş ilerlemesi, alt katmanlarda bir sıcak kaya sütununun varlığını gösterdi. Dr. Pilia, bu yapıyı oğlu adına ‘Dani’ olarak tanımladı. Yüzeyin yaklaşık 660 kilometre altından başlayan bu silindirik sıcak kaya sütunu, çevresindeki manto katmanından 300 derece daha yüksek bir sıcaklığa sahip. Ancak ilginç olan, bu yapının yüzeye volkanik bir patlama ile ulaşmaması!
NEDEN YÜZE DAHA DAHA GELEMİYOR?
Sıcak kaya sütunları genelde yüzeye çıkarken magma püskürtür ve volkanik patlamalara yol açar. Ancak Umman’daki bu sütun, yaklaşık 100 kilometre kalınlığında sert bir kaya katmanı nedeniyle yüzeye ulaşamıyor. Bu sert tabaka, erimiş kayaların üst katmanlara çıkmasını engelleyerek püskürmeyi durduruyor.
Dr. Pilia, “Bu sütun mevcut ancak sıkışmış durumda” diyor. Yani derinlikte mevcut olan sıcak ve hareketli yapı, sert tabaka yüzünden engellenmektedir. Bu durum, yüzeyde herhangi bir volkanik aktivitenin olmaması anlamına geliyor.

Araştırmacıların modellemesi, püskürmenin çapının 125 ila 185 mil (200-300 km) arasında değiştiğini ve yüzeyin en az 410 mil (660 km) derinliğine kadar uzandığını gösteriyor.
UZUN SÜRELİ ETKİ: 40 MİLYON YILLIK BİR KISIM
Bu araştırma bulguları, sıcak sütunun en az 40 milyon yıldır mevcut konumunu koruduğunu ortaya koyuyor. Bu süre zarfında, Hindistan kıtasının hareketleri üzerinde dahi etkili olmuş olabilir. Ayrıca, bu yapı, Dünya’nın kabuğunu sıkıştıran tektonik güçlerin durmasına rağmen, Umman bölgesindeki bazı alanların hala yükselmeye devam etmesini de açıklayabilir.
DÜNYA’NIN DERİNLİKLERİNDEKİ BAŞKA BİR ŞAŞIRTICI KEŞİF
Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nden Prof. Motohiko Murakami ve ekibi, Dünya’nın yaklaşık 2700 kilometre derinliğinde, manto ile çekirdek arasındaki sınıra daha önce gözlemlenmemiş bir katı kaya akıntısı buldu.
Dünya’nın iç yapısını kabuk, manto ve çekirdek olarak ayırıyoruz. Manto katmanının en alt kısmı ‘D’ tabakası olarak adlandırılıyor. Bu bölgedeki sismik dalga davranışları, alışılmadık bir malzeme varlığını göstermekteydi.

KATI KAYALARIN SIRRI
Bilim insanları, D’ tabakasındaki perovskit mineralinin, içsel aşırı sıcaklık ve basınç koşullarında ‘post-perovskit’ adıyla bilinen başka bir forma dönüştüğünü saptamıştı. Ancak bu mineral dönüşümü, sismik dalgaların neden hızla arttığını tek başına açıklamaya yetmiyordu.
Prof. Murakami ve ekibi, laboratuvar ortamında 2700 kilometre derinlikteki koşulları taklit etti. Çok iri mineral parçalarını iki elmas arasına koyarak yaklaşık 115 gigapaskal gibi son derece yüksek bir basınç uyguladı. Bu süreçte, minerallerin kristalleri rastgele dağılmak yerine, belirli bir yönde hizalanmaya başladı.
Hizalanmış bu kristaller, kayaların belirli yönlerde daha sert olmasını sağladı. İşte bu sertlikteki farklılık, o bölgedeki sismik dalgaların hızındaki ani artışı açıkladı.
Kısacası, D’ tabakasındaki kayalar son derece sert olmasının yaninda, bu sertliği belirli yönlere yönelik. Bu durum, depremlerden kaynaklanan sismik dalgaların davranışındaki ani değişimleri ve hız artışlarını da ortaya koyuyor.
Bu keşif, aslında D’ tabakasının dev bir katı kaya akıntısından oluştuğunu gösteriyor. Bu akıntı yavaş hareket ediyor ve yılda yalnızca birkaç santimetre ilerliyor. Ancak milyonlarca yıl içerisinde, bu durum Dünya’nın iç yapısını ve tektonik hareketlerini şekillendirme gücüne sahip olabiliyor.
GELECEĞİ ŞEKİLLENDİREN JEOLOJİ: YENİ SORULAR VE HORIZONLAR
Bu iki önemli keşif, Dünya’nın iç yapısının önceden düşünülenden çok daha dinamik ve karmaşık olduğunu gözler önüne seriyor. Hem Umman’daki sıcak kaya sütunları hem de çekirdeğe yakın katı kaya akıntıları, Dünya’nın ısı dağılımı, levha hareketleri ve manyetik alanın oluşumu gibi temel süreçlerin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.
Dr. Pilia, böyle yapıların sadece nadir örnekler olduğunu ve dünya genelinde benzerlerinin bulunduğunu; ancak özel sismik ölçüm ağlarının mevcut olmaması durumunda keşfedilmelerinin zor olduğunu dile getiriyor.
Prof. Murakami, bu hareketlerin gezegenimizin yaşamı ve jeolojik tarihi üzerindeki etkilerini vurguluyor.
Sonuç olarak, bilim insanlarının derin araştırmaları, Dünya’nın iç katmanlarındaki hareketlilik ve yapı hakkında daha önce bilinmeyen pek çok detayı gün yüzüne çıkarmakta. Manto sütunlarının sessizliği, katı kayaların yıllar süren yavaş hareketi ve Dünya’nın iç ısısının dağılımına dair yeni ipuçları, gezegenimizi anlama yolunda önemli adımlar atmamıza yardımcı oluyor.
Daily Mail’den derlenen haberler, ‘Scientists make shocking discovery 1,700 MILES beneath Earth’s surface’ ve ‘Scientists spot a mysterious ‘ghost plume’ in Oman – and it suggests Earth’s core could be LEAKING’ başlıklarıyla paylaşılmıştır.
“`